Yiyorum Büyüyorum Kitap Sayfası

Okul Çağı Çocuklarında Obezite Nedenleri

Obezite birçok nedene baÄŸlı bir hastalıktır ve geliÅŸimi genler ve çevresel nedenlerin etkileÅŸimi ile oluÅŸur. Aslında yaÄŸ birikimi karmaşık bir olaydır ve bu olay birçok mekanizma ve faktörle regüle edilir.

Obezitenin nedenlere göre sınıflamasında karşımıza 3 ana baÅŸlık çıkmaktadır; Basit obezite (ekzojen obezite), metabolik ve hormonal bozukluklara sekonder obezite, genetik sendromlar ile birlikte olan obezite. Obez çocukların büyük kısmında altta yatan tıbbi bir problem yoktur ve bu grup basit veya ekzojen obezite olarak isimlendirilir.

a) Genetik Nedenler

ÅžiÅŸman ebeveynlerin çocukları ÅŸiÅŸman olmayanlarınkine nazaran daha fazla risk altındadırlar. Özellikle obez ebeveynlerin tek yumurta ikizleri obez olmayanlarınkine göre obez olmaya daha fazla yatkınlık gösterirler. Evlat edinilen çocukların VKI konusunda biyolojik ebeveynlerine daha fazla benzedikleri ortaya konmuÅŸtur. Kilo alma ile ilgili genler daha çok kilo almaya eÄŸilimli ortamlara maruz kalan kiÅŸilerde kilo alma riskini arttırırlar, kendileri direk olarak kilo almaya sebep olmazlar.

Obezitenin genetik baÄŸlantısı hakkında yapılan çalışmalarda obez fenotipi ile baÄŸlantılı olabilecek bazı kromozomlar belirlenmiÅŸtir. Ancak son zamanlarda yapılan çalışmalar daha çok obezitenin geliÅŸmesinde etken olabilecek tekil genler ve fonksiyonları üzerine yoÄŸunlaÅŸmıştır. Insanlarda olduÄŸu gibi hayvanlarda da obeziteye neden olabilecek bazı tek gen defektleri bulunmuÅŸtur. Bu tek gen defektleri çocuklarda görülen ve bir sendroma eÅŸlik etmeyen süper obezite durumlarını açıklayabilir.

Sendromlar ve diÄŸer nedenler dışında tek gen defektleri son zamanlarda üzerinde en çok çalışılan konular olmuÅŸtur. Bu genlerden son dönemlerde popüler olanlar arasında Leptin üretiminde görev alan ob geni vardır. Bu gen 1994 yılında keÅŸfedilmiÅŸtir. Leptin adipositler tarafından kana verilir, plazma konsantrasyonu vücutta bulunan yaÄŸ dokusu miktarı ile orantılıdır. Fakat henüz yaÄŸ kitlesinin mi yoksa yaÄŸ depolarındaki aktivitenin mi leptin sentez ve sekresyonunda etkili olduÄŸu belirlenememiÅŸtir. Beyindeki leptin reseptörlerinin adipoz dokudan gelen bu sinyali yaÄŸ depolanmasına enerji harcanmasını arttırarak veya besin alımını azaltarak engel olan düzenleyici bazı süreçlere çevirdiÄŸi düÅŸünülmektedir. Bu mekanizmalara göre leptine baÄŸlı obezite geliÅŸiminde leptin reseptörlerinde bir rezistans veya leptin üretiminde bir azalma söz konusu olmalıdır. Insanlarda konjenital leptin eksikliÄŸi
yakın zamanda gösterilmiÅŸtir. Yakın zamanda yapılan baÅŸka bir araÅŸtırmada leptin tarafından regüle edilen ve tokluk hissi yaratan bir protein tanımlanmıştır. Bu proteine kokain ve amfetamin ile regüle transkript (CART) denilmektedir. Rekombinan teknoloji ile oluÅŸturulan CART proteininin farelerde intraserebroventriküler enjeksiyonu, hem normal ve hem de açlıkla uyarılmış beslenmeyi ve neuropeptide Y (NPY) beslenme ile uyarılmış beslenme tepkisini tamamen bloke etmiÅŸtir. Ileride yapılacak çalışmalar bu peptidin obezite tedavisinde kullanılmasını saÄŸlayabilir. Leptin dışında prohormone convertase (PC1) geni, peroxisome-proliferator-activated receptor ã2 geni (PPARã2), ß3-adrenerjik reseptörü, uncoupling protein (UCP) genleri ve insülin reseptör sustrat- 1(IRS–1) geni gibi genler üzerinde çalışmalar
sürdürülmektedir. Ancak aile çalışmalarından elde edilen sonuçlar obezite fenotipinin en fazla %30–50 oranında kalıtımla geçebileceÄŸini ve vücut yaÄŸ kitlesine etki eden majör faktörlerden enerji alımı ve enerji sarfiyatına genetik temellerin etki ettiÄŸini ve diyet deÄŸiÅŸikliklerine verilen cevabın genetik faktörlerle belirlendiÄŸini gösterse de genetik nedenlerin obezitede görülen prevalans artışını açıklamaları zordur. Çünkü dünyada var olan gen havuzu göreceli olarak sabit kalmıştır.

b)Çevresel Nedenler

Son yirmi yılda obezitenin prevalansındameydana gelen artış ancak çevresel faktörlerleaçıklanabilir. Çevresel faktörlerden kasıt en yakınçevre olan aile, arkadaÅŸ çevresi ve televizyondur.Insanlar çevresel faktörlere anne karnından itibarenmaruz kalmaya baÅŸlarlar. Bu nedenle obeziteyi etkileyen çevresel faktörleri de bu en erken dönemden itibaren incelemek doÄŸru olacaktır. Prenatal dönem obezite geliÅŸiminde kritik ve duyarlı bir dönemdir. Annenin diyabetik veya obez olması ve hamilelik sırasında aldığı kilo obezite riskini arttırmaktadır. Erken hamilelik döneminde malnütrisyona maruz kalan annelerin çocukları hayatın ilerleyen dönemlerinde daha fazla obez olma riskine sahiptirler. Benzer ÅŸekilde intrauterin dönemde hiperglisemiye maruz kalan çocuklar da çocukluk döneminde glukoz intoleransı geliÅŸtirirler ve obez olma riskleri artar. Bu deÄŸiÅŸikliklerin mekanizmalarıtam anlaşılmamıştır. Ancak hayvan deneyleri hamilelik sırasında ciddi aşırı beslenme veya ciddi az beslenmeye maruz kalmanın hipotalamik geliÅŸim ve pankreatik beta-hücre geliÅŸimini etkilediÄŸini düÅŸündürmektedir. DoÄŸumdan sonra obeziteyi etkilediÄŸi düÅŸünülen olgulardan biri katı gıdalara erken geçmedir. Ancak katı gıdalara erken geçmenin çocukluk veya adölesan dönemde obezite ile iliÅŸkisi olduÄŸugösterilememiÅŸtir. Anne sütünün obezitedenkoruduÄŸu yolundaki görüÅŸler ise doÄŸrulanamamıştır.

Aile yaÅŸantısı ve yemek tarzı çocukluk çağı obezitesinde etkin rol oynamaktadır ve çocukluk döneminde edinilmiÅŸ olan aktivite ve yeme alışkanlığı eriÅŸkin dönemde de devam etmektedir. Dahası sadece ebeveynler deÄŸil arkadaÅŸlar, kardeÅŸler ve akrabalar da bu tip alışkanlıkların edinilmesinde rol oynamaktadır. Annelerin ÅŸiÅŸman bebeklerin daha saÄŸlıklı olduÄŸuna, bebeklerinin az yemesi nedeni ile tavsiye edilenden daha erken yaÅŸta katı gıdalara geçmenin daha iyi olduÄŸuna ve yiyecek ile ödüllendirmenin iyi bir pekiÅŸtireç olduÄŸuna inanmaları çocuklar için obezite riski yaratmaktadır. Ebeveynlerin obez olmaları durumunda çocuklarının da obez olma riski artmaktadır. Ayrıca ebeveynlerin her ikisinin obez olması durumunda obezite riski daha da fazla artmaktadır. Yeme isteÄŸini arttırıcı reklamlar ve deÄŸiÅŸik ÅŸekillerde yeme modelleri ve mesajları veren programlar da çocukların yeme seçimleri üzerine etki etmektedir. Sosyoekonomik düzey ve obezite arasında deÄŸiÅŸken sonuçlar bulunmuÅŸtur. Bu sonuçların bazıları yüksek sosyoekonomik düzeyde ve bazıları da düÅŸük sosyoekonomik düzeyde obezitenin prevalansının arttığı görüÅŸündedir. Ancak geliÅŸmekte olan ülkelerde yapılan obezite prevalans araÅŸtırmalarında geliÅŸmekte olan 50 ülkeden 32'sinde obezite prevalansının %2,3’ün altında olduÄŸu ve bu ülkeler için obezitenin bir sorun teÅŸkil etmediÄŸi ifade edilmiÅŸtir. Ebeveynin eÄŸitim durumu ve meslek sahibi olmaları ile obezite arasındaki iliÅŸki için de farklı iddialar olsa da, zor yaÅŸam ÅŸartlarında ve kötü ortamlarda büyüyen çocukların obezite riskleri daha yüksektir. Sedanter yaÅŸam ÅŸekli çocukluk dönemi obezite riskini arttıran nedenlerden biridir. Sedanter yaÅŸam obezitenin bir risk faktörü olabileceÄŸi gibi eÅŸlik eden bir durum da olabilir. Sedanter yaÅŸam tarzının çocuklarda yaygın olmasının sosyal, çevresel ve psikolojik nedenlerle açıklanabilir. Televizyon seyretme sedanter yaÅŸam ve seyirle beraber yeme aktivitesi nedeni ile obezite riskini arttıran bir faktördür.

Obezitenin oluÅŸ mekanizması belki de bütün bu nedenlerin sonucu olarak enerji alımı ve enerji sarfiyatı arasındaki dengenin bozulması ile oluÅŸur. Çalışmalar obez ve non-obez çocukların enerji alım miktarlarının benzer olduklarını ve obezitenin enerji alma ve harcama dengelerindeki küçük aksamalardan dolayı uzun dönemlerde olabileceÄŸini göstermiÅŸtir. Bazal metabolik hız veya besinlerin termik etkilerindeki küçük deÄŸiÅŸiklikler de obezite geliÅŸiminde rol oynayabilir. Ayrıca bireysel olarak obezlerle non-obezler arasında enerji alımı açısından belirgin fark olmadığı gibi, bir de toplumsal olarak kiÅŸi başına tüketilen enerji giderek düÅŸmektedir. Enerji alımındaki minimal fazlalık çocuklarda görülen obezite prevalansındaki artıştan sorumlu tutulamaz gibi görünmektedir. Son yıllarda yapılan bazı çalışmalarda diyetle alınan yaÄŸ miktarının arttığı ve obezitenin asıl nedeninin diyetin kompozisyonunda meydana gelen bu deÄŸiÅŸiklik olduÄŸu ifade edilmektedir. Ayrıca obez çocuklar diyetlerinde yaÄŸlı yiyecekleri tercih etmektedirler. YaÄŸlı bir diyet genellikle yaÄŸ depolanmasına ve obeziteye neden olmaktadır. YaÄŸ, proteinler veya karbonhidratlar kadar doygunluk hissi vermemektedir. Son olarak yaÄŸ alımı karbonhidrat veya protein alımındaki kadar termogeneze neden olmadığı için daha yüksek enerji depolanmasına da yol açmaktadır. Enerji alımının ve diyetteki kompozisyon deÄŸiÅŸikliÄŸinin yanı sıra harcanan enerjinin oranı da obeziteyi etkileyen bir faktördür. Son yıllarda yapılan çalışmalar çocukların toplam enerji tüketimlerinde %15 ile %25 arasında deÄŸiÅŸen belirgin bir azalma olduÄŸunu göstermektedir .

Dyt.Merve TIÄžLI

2012-05-04
Bu yazı 3641 kere okunmuştur.
Adınız :
Yorumunuz :
 * 
@ZumrutOzkan twitter da takip edin