Yiyorum Büyüyorum Kitap Sayfası

Hadi Buyrun

Ne zaman birinin evine yemeÄŸe gitsek, ertesi gün annemin telefondaki ilk sorusu “ne piÅŸirmiÅŸlerdi” olur. Åžu, bunu piÅŸirmiÅŸlerdi diye verdiÄŸim cevaba takdir eden veya hafif eleÅŸtirel bir karşılık verir her seferinde.

Ona göre haberli gelen yemekli misafire hazırlıklar bir gün önce baÅŸlamalıdır. Ve iyi bir misafir sofrası insanlara kıpırdayacak yer bırakmayacak kadar dolu olmalıdır. Annem için misafir sofrasında sarf edilen emek yapılan yemek çeÅŸidiyle sabittir.

İki gün durmadan yemek yaptıktan sonra son enerjisini de ısrar kıyamet yaptıklarını yemeye zorlamakla harcar. “Ay Allah aÅŸkına buyurun”, “çerkez tavuÄŸundan yemez misiniz, yoksa sevmez misiniz?”, “lütfen ÅŸundan bir kaşık daha...” diye patlatana kadar yedirmek artık onun tarzı halini almıştır. Sofrada kimin ne yemediÄŸine bakmaktan kendi neredeyse aÄŸzına lokma koyamaz. İnsanlar yedikçe o mutlu olur ve kabus gibi biraz daha ısrar eder.

“Ya anne zorlamasana, bırak isteyen istediÄŸini yesin” dediÄŸimizde de bize “burada benim dediÄŸim olur” mesajlı konuÅŸmalar yapar. Hiç unutmam; eÅŸim ve ailesi annemlerin evine ilk kez yemeÄŸe geldiklerinde ertesi günlerini hazım ilaçları alarak geçirmiÅŸlerdi. Normal tabi, az ve öz yemek yemeÄŸe alışkın insanlara Türk misafirperliÄŸini göstermek adına “plizzz hadi buyurun” diye neredeyse ağızlarına kaşıkla yemekleri ittirince ilaç kullanımı ÅŸart oluyor.

Her ne kadar annemim bu abartılı ve baskıcı sistemini eleÅŸtirsem de sanırım ben de bu virüsten kapmışım. EÅŸimin dediÄŸine göre kesin kapmışım ve acilen deÄŸiÅŸmem gerekiyor. Bu kadar çok çeÅŸit misafire rahatsızlık veriyormuÅŸ, rahat olamıyorlarmış, bizi ağırlarken aynı çeÅŸitlilikte yemek yapma zorunluluÄŸunu hissediyorlarmış…??? Bence yapılan çeÅŸitler misafire gösterilen özeni simgeliyor. Sizi önemsiyorum, geldiÄŸinize memnun oldum anlamına geliyor ama yorumlama gördüÄŸünüz gibi farklı olabiliyor.

Misafir geleceÄŸi gün bende yemek yapmaya sabahtan baÅŸlıyorum. Yoruluyorum ama misafirler kapıdan girince tüm yorgunluÄŸumu unutuyorum. Annemden bir farkım ısrar etmiyor olmam. Arada hadi buyurun diyorum tabi ama hatırım için yemekleri yiyeceklerine beÄŸendikleri için yesinler istiyorum.

Biz Türkler için misafir ağırlamak baÅŸka bir ÅŸey, senelerden beri Amerika, Avrupa, Afrika ülkelerinden dostların evlerine konuk olduÄŸumda gözlemlediklerimden artık bunu öÄŸrendim. Bizde evimize ilk defa gelen misafirlerin etrafında fırıl fırıl dönmek, onları güzel ağırlamak için azami çaba sarf etmek normal olanı. Yoksa bende mi abartıyorum? Gerçek olan ÅŸu ki; biz bu konuda altın madalyayı kimseye kaptırmayız. Misafir her zaman başımızın tacıdır. OÄŸlumu da böyle yetiÅŸtiriyorum, karşılama seremonisinden, ağırlamaya, sonra da uÄŸurlamaya varıncaya kadar bizim geleneklerimizi benimsesin istiyorum. Eh oÄŸlan çocuÄŸu olunca zorlanıyorum tabi ama yavaÅŸ yavaÅŸ öÄŸrenecek.

FotoÄŸrafta gördüÄŸünüz yemeÄŸin adı kabak flan. Detaya girecek olursak hardallı vinigret soslu salata yanında taraklı (coquille st. Jacque) ) kabak flan. İki seneden sonra Fransa’da eÅŸimin bir akrabasını ziyarete gittiÄŸimizde bizim için hazırladığı yemek. Yok vallahi iÄŸneleyici deÄŸilim. Üstelik çok da beÄŸendim. Sadece önüme servis yapıldığında annemin misafir ağırlama usulüyle ne kadar tezat oluÅŸturduÄŸunu düÅŸünüp tebessüm ettim. "Annem olsaydı...Nasıl ağırlardı" diye düÅŸündüm.

Fransızlarda giriÅŸ yemeÄŸinin ardından sunulan ana yemek, sonrasında peynir tabağı, finalde de tatlı gibi bir sıralama vardır. Misafir içinde düzeni deÄŸiÅŸtirmez, genelde nicelik yerine nitelikle oynarlar. Deniz mahsülü veya ördek yaparlar mesela. Her ülkenin yemek kültürü böyle detaylarla birbirinden ayrışıyor iÅŸte. Ne övülecek, ne de eleÅŸtirecek bir durum yok. Amma …Duramadım yine yazacağım; bizde hem nicelik, hem nitelik maraton koÅŸar!

Bu flanı yapmak için rendelediÄŸiniz iki adet kabağı ve bir küçük soÄŸanı az zeytinyağı katarak suyunu bırakıp tekrar çekene kadar döndürüyor ve ılınmaya bırakıyorsunuz. DiÄŸer tarafta 3 yumurtayı, bir fincan krema, bir, buçuk fincan süt, tuz, karabiber ve muskat ekleyerek çırpıyorsunuz. Kabak rendesi de doÄŸal olarak bu karışıma dahil oluyor. Yumurtalı, sütlü, kremalı kabağı yapışmaması için çok az yaÄŸladığınız küçük fırın kaplarına üstten bir parmak marj bırakacak ÅŸekilde döküyorsunuz. Gerçi dökmeden önce siz de kapların altına bir ÅŸeyler döÅŸeyebilirsiniz. Mesela ince uzun dilimlenmiÅŸ somon güzel olur…Önceden ısıtılmış fırında 30 dakika kadar piÅŸirip, 5 dakika dinlendiriyor ve kabı ters çevirerek hem görünüÅŸü, hem tadı güzel bir yemek elde etmiÅŸ oluyorsunuz. TaÅŸ atıp kolunuz yorulmuyor. Yanında salata fikri de gayet güzel bence…Tariflerle oynamak gibi bir saplantım olduÄŸu için benim flanımda bir avuç ince rendelenmiÅŸ ekmek içi ve taze kaÅŸar rendesi de oluyor. BU durumda sıvı miktarını biraz daha arttırıyorum haliyle.

Siz nasıl misafir ağırlıyorsunuz bilmem ama bugünden sonra evime gelecek ilk yemekli misafir için piÅŸirdiÄŸim yemek çeÅŸitlerini azaltmayı deneyeceÄŸim. Bakalım az ama öz yemekleri sunmak beni nasıl hissettirecek. Sofra çok boÅŸ deyip alışkanlıklarımı deÄŸiÅŸtirdiÄŸime mi yanarım; yoksa gelenlerin hazım sistemlerini alt üst etmeden tadı damağımda kaldı dedirtmeyi mi baÅŸarırım?

2008-06-04
Bu yazı 1386 kere okunmuştur.
Adınız :
Yorumunuz :
 * 
@ZumrutOzkan twitter da takip edin